Otizm Spektrum Bozuklukları
Otizm çocukluk çağı nöropsikiyatrik bozukluklarından birisidir. Belirtileri yaşamın ilk üç yılında başlamaktadır. Etkileşim, iletişim alanında belirgin gecikme ve sapmalar, kısıtlayıcı ilgi alanı ile karakterize bir bozukluktur. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin yayınladığı kılavuza göre (DSM-V); sosyal ilişki sorunları ve kısıtlı ilgi alanları/tekrarlayıcı hareketler/alışılmadık duyusal ilgiler olarak iki ana belirti grubu bulunmaktadır. Otizmin toplumdaki sıklığı %0.5-1.1 arasında olduğu bildirilmektedir. Erkek çocuklarda kız çocuklarından daha fazla görülmektedir. Otizm teşhisi klinik değerlendirme ile konulur. Teşhis konmasını sağlayacak herhangi bir görüntüleme (BT, MR vs) ve tetkik (EEG, kan tetkikleri, ağır metaller vs) yoktur. Bu yöntemler gerekli olursa ayırıcı tanı için kullanılabilir. Tüm hekimler otizm tanısından şüphelenebilir, ancak otizm tanısı mutlaka çocuk psikiyatristi tarafından doğrulanmalıdır.
Otizm Belirtileri
0-1 yaş arası: Bu yaş grubunda göz ilişkisi azdır, gülümseme ve seslenmeye sosyal yanıt kısıtlıdır. Motor taklit gelişmemiştir, kucağa alınınca mutlu olmazlar, yalnız kalmaktan mutlu olurlar, yabancı kaygısı gelişmemiştir, görsel uyarana daha az bakarlar ve duyusal yanıtları tuhaftır. İsme çağrılınca bakmama özellikle diğer gelişimsel bozuklukların ayırıcı tanısında önemli olmakla birlikte doğru bir şekilde değerlendirilmelidir. Dil becerileri açısından bu yaş diliminde, normal çocuklardan 6 aylıkken beklenilen agulama, 9 aylıkken beklenen hecelemeler yok ya da seyrektir. 1 yaşındayken beklenilen anlamlı kelimeler büyük çoğunluğunda görülmemektedir.
2-3 yaş arası: En sık başvuru yaşıdır. Aileler hekime sıklıkla konuşma gecikmesi sebebi ile başvururlar. Bazı çocuklarda daha önceden kazanılmış becerilerde gerileme olabilmektedir. Bu yaşta hem ikili ilişkilerde (kucağa alınmak için kolları açmak, göz ilişkisi vs) hem de ortak dikkatte sorun vardır. Bu yaş grubunda kısıtlı taklit, yalnızlığı tercih etme, başkalarına bakmama, sosyal gülümseme ve kısıtlı yüz ifadesi, ismine bakmama, çevreden izole görünme, erişkinlerin ilgisini çekmede isteksizlik, başka çocuklar gibi oynamama gibi belirtiler bildirilmiştir. Yaşıtlara ilgi yok ya da zayıftır, 2 yaşta beklenilen yaşıtla paralel oyun oynama, basit taklide dayalı beceriler (bay-bay yapma, öpücük atma, saklambaç vs), 3 yaşından beklenilen yaşıtla karşılıklı oyun kurma ve yürütebilme söz konusu değildir. Dil gelişimi açısından bakıldığında büyük çoğunluğu yaşından geridir. 2 yaşındaki çocuktan beklenilen iki kelimelik cümle kurma, komutları anlama, yaşına uygun kelime dağarcığına sahip olma henüz gelişmemiştir. Bu yaş grubunda tekrarlayıcı hareketler yoğun olarak başlamaktadır. Parmak ucunda yürüme, dönme, sallanma, el çırpma, kol çırpma sık olarak görülmektedir. Dönen nesneler, elektronik eşyalar, araba plakaları, logolar gibi işlevsel olmayan nesnelere ilgi fazladır. Bu dönemde oyuncaklar işlevsel kullanılmaz.
Okul öncesi dönem (4-5 yaş): Bu yaş grubunda yaşıtlardan farklılık, kısıtlı jest mimikler, başkaları ile etkileşime girmede isteksizlik, yaşıt aramama ve yaşıtla ilişki sürdürememe çok belirgindir. Basit taklide dayalı becerilerinde bile kısıtlılık göze çarpmaktadır. Dil gelişimi açısından bazı farklılıklar görülmektedir. Daha kısa cümleler, tekrarlayıcı konuşmalar, söyleneni tekrarlama (ekolali), monoton ses tonu vardır. Anlatım dili ve karşılıklı konuşma başlatma ve yürütmede kısıtlılık görülür. Bu dönemde tekrarlayıcı hareketler ve ritüelistik davranışlar (oyuncak dizme, oyuncakların belli parçaları ile oynama vs) söz konusudur.
Okul çağı: Bu dönemde daha fazla sosyal beceri gerekmektedir. Değişime dirençli olduklarından yeni ortamda zorlanmaktadırlar. Okul öncesi dönemde yaşıt ilişkisi kuramayan çocukların bir kısmı bu dönemde ilişki kurmaya başlayabilir. Dil ve iletişim becerileri yaşıtlarına göre zayıftır. Söyleneni tekrarlama (ekolali), zamirlerin ters söylenmesi, tonlama problemleri, yeni kelimeler üretme (neolojizm) sık görülmektedir. Bu yaş grubunda diğer psikiyatrik bozuklukların birlikteliği olabilmektedir.
Tedavi
Otizmin ana tedavisi özel eğitim ve rehabilitasyondur. Ana belirtiler dışında eşlik eden sorunlarda, altta yatan soruna yönelik tedaviler uygulanmalıdır. Çevresel uyaranlar, değişiklikler, fiziksel hastalıklar, ergenlik gibi durumlarda otizm tanısı olan çocuklarda davranış değişiklikleri ve uyum sorunları görülebilmektedir. Böyle durumlarda ilk önce olası nedenler araştırılmalı, gerekli müdahaleler yapılmalı, gerek duyulursa ilaç tedavisi başlanmalıdır.